Nesimî, insanlığa sunduğu aydınlığa karşılık neticede, onu tehdit olarak algılayan içinde bulunduğu inanç grupları tarafından 40'lı yaşlarında ezayla şehit edilenler arasında tarihte yer almıştır. Bununla birlikte, onun gerçeğe olan sevdası ile kaleme aldıkları ve verdiği eserler, okuyarak öğrenen insanların gönlünü yüzyıllardır fethetmeye devam etmektedir.
|
Rivayet edilir ki: Derisinin yüzülmesine fetva veren zamanın mollası, Nesimî'nin bedeni çarmıha gerili iken parmağını sallayarak "Bunun kanı da necistir (pis), uzva (organa) damlasa, o uzvun kesilip atılması gerekir." diyormuş. Tam bu sırada Nesimî'nin yüzülen derisinden bir damla kan mollanın şahadet parmağına sıçramış. Meydanda bulunanlar; "Molla efendi, fetvanıza göre parmağınızın kesilmesi lazım" demiş. Molla efendinin, "Gerekmez, biraz suyla temizlenir" dediğini duyan Nesimî kanlar içinde, daha önce yazmış olduğu şu beytini okur: |
"Zahidin bir parmağın kessen döner Hak'tan kaçar, Gör bu gerçek aşıkı ser-pa (baştan ayağa) soyarlar ağrımaz." |
|
| İnsanlık tarihi adam olanlarla, adam olmayanların mücadelesiyle doludur. Nesimî’nin mollasının adı bile yok yukarıdaki hikâyede. Ama Nesimî yüzyıllardır adı anılan, şiirleri okunan büyük bir düşünür ve sanatçı. En doğru hükmü her zaman tarih verir, gelecekte de tarih verecektir. |
|
| Hayat, seçim yapma iradesidir. Önünüze yaşadığınız sürece birçok konuda birçok seçenek getirir hayat. Bu seçeneklerin bazıları doğru bazıları yanlış olarak zaman içinde adlandırılabilir. Verdiğimiz kararların hükmünü yine tarih verecektir. Ancak bazı kavramlar vardır ki, insanlığın ortak değerleri konumundadır. Bu kavramlar arasındaki seçimin hükmü için tarihe ihtiyaç yoktur. Dürüstlük, doğruluk, çalışkanlık, saygı, sevgi…; yalancı olmak, hak yemek, çalmak, iftira atmak… Bu kavramların hükmü yine kavramın içinde gizlidir. Seçildiği an hüküm yerine gelir. Yaptığınız seçimle özdeşleşir, o kavramın anlamının bildirdiği kimliğe bürünürsünüz. İnsanlık vicdanında hırsıza hırsız, yalancıya yalancı demek suç değildir. Çünkü vicdan, insanlık âleminin üst mahkemesidir ve hükmü kesindir. Hangi etiketi yakanıza iliştirmeyi seçerseniz onunla adlandırılırsınız. |
|
| Peki, neden yanlışı seçeriz? İnsan doğası bu yanlışın sebebidir, daha doğru bir ifadeyle insan benliği. Dünyayı “ben” merkezli görmek ve okumak insanın yaratılıştan gelen özelliğidir. Ama kaderi değildir. İnsan, o “ben”i “adam” etmek için gelmiştir zaten dünyaya. İnsanın görevi “ben”i doyurmak değil, “sen” ile birleştirip “biz”i kurmaktır. Görevini bilenler ve unutmayanlar, yanlışa meyletmezler. Benliğinin gölgesi aklının örtüsü olanlar insanlık âlemine kılavuzluk edememiştir hiçbir zaman ve edemeyecektir de… |
|
| Adam olmak bir sanattır, benliğini dizginleyen insan ise en büyük sanatçı. Usta şair Afşar Timuçin’in dediği gibi: |
| “Adam vardır, yoktan kurar güzeli; Adam vardır, güzeli yok eder. |
| Adam vardır, ardında iz bırakır; Adam vardır, ardında is bırakır.” |
| Ardında iz bırakanlarla, is bırakanları ayırt edip seçemediğimiz sürece bizden adam olmaz. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder