| Ünsal ERKAN |
Aynı teori, hematolojide de kullanılmaktadır. Radyoaktif Kromiumla işaretlenen kişinin kendi kanı, vücudunda kaç günde yarı sayısına (T ½ ‘ye) düştüğü ölçümlerle saptanır. Radyoaktivite Kromium’un “T ½ Testi”ndeki süresi 28 gündür. Daha az bir zamanda erişilen T ½ kan kaybına delalet oluyormuş.
100 adet fare, cinsiyet ayrımı yapılmadan bir tel kafes içerisine konur. Kafes 10 metre yükseklikteki içi su dolu bir yüzme havuzunun dalma köprüsünün uç kenarına yerleştirilir. Farelere, su ve yiyecek eksiksiz ve düzenli aralıklarla verilir. İlk on gün kafesin kapağı açık bırakılır. Fareler, çok meraklı hayvanlar olduğundan devamlı surette açık kafes kapağından etrafta keşif yaparlar. Bu yükseklikten suya atlamanın “ölümle” sonuçlanacağını saptar ve hafızalarına kaydederler. Ayrıca, katiyetle aşağıya yani suya atlamazlar. On gün boyunca bu sistematik içerisinde uygulama devam eder.
Onuncu günün sonunda şartlar değiştirilir:
1- Kafesin kapağı kapatılır ve siyah bir bezle kafes tamamen örtülür. Böylece, karanlık bir ortam yaratılır.
2- Su ve yiyecek düzensizleştirilerek, yani bazen çok bazen az verilerek hayatî problemler yaratılır.
3- Değişik aralıklarla kafese bir hoparlörle ‘tehditkâr kedi sesleri’ verilir.
1- Kafesin kapağı kapatılır ve siyah bir bezle kafes tamamen örtülür. Böylece, karanlık bir ortam yaratılır.
2- Su ve yiyecek düzensizleştirilerek, yani bazen çok bazen az verilerek hayatî problemler yaratılır.
3- Değişik aralıklarla kafese bir hoparlörle ‘tehditkâr kedi sesleri’ verilir.
Bu uygulama, on beş gün devam ettirilir. On beş gün sonra kafesin örtüsü kaldırılır ve fareler iki saat “normalleşmeye” bırakılır.
İki saatten sonra kafesin kapağı açılır ve deneyin sonunda iki sonuç fonksiyonu ortaya çıkar:
1. Farelerin yarısından azı, önce “uyum sorunu” yaşar; ancak bir süre sonra “yeni” duruma uyum sağlamaya başlarlar.
2. Farelerin diğer yarısı, hatta daha fazlası hiç tereddüt etmeden süratle kapaktan dışarıya fırlar ve intihar ederler.
1. Farelerin yarısından azı, önce “uyum sorunu” yaşar; ancak bir süre sonra “yeni” duruma uyum sağlamaya başlarlar.
2. Farelerin diğer yarısı, hatta daha fazlası hiç tereddüt etmeden süratle kapaktan dışarıya fırlar ve intihar ederler.
Bu deney hiç şaşmaz. Kaç defa tekrarlanırsa tekrarlansın, hep aynı netice alınır. Farelerin en az yüzde ellisinden fazlası, kapaktan dışarıya fırlamanın ölümle sonuçlanacağını bilmelerine rağmen dışarıya fırlarlar. Buna “İntihar Sendromu” da denilmektedir.
Peki, fareler bu tür bir davranışa neden girerler? Cevap: “Çünkü psikolojileri bozulmuştur. Ne yaptıklarını bilmemektedirler; hafızaları silinmiştir, neticeyi de düşünememekte ve umursamamaktadırlar. Kurtuluş vadeden ne olursa olsun, ona doğru gözleri kapalı hiç düşünmeden öne atılmaktadırlar.”. Başka bir ifade ile algıların sınırlarının kalktığı bu durumda “kaybedecek hiçbir şeyi olmadığı” hissine kapılan, ölümle yaşam arasındaki nirengi noktalarını tümüyle yitirmiş olan denekler, intiharı bir kurtuluş olarak görmekte ve hiç tereddüt etmeden ölüme atlamaktadırlar…
İnsan psikolojisinde de “T ½ Testi” uygulanır. Harward Üniversitesi Türkologlarından Profesör Chamberlain, bu teorinin uygulanmasını tarif etmeden önce şöyle bir açıklamada bulunuyor: “Bu, deney tıbbi araştırmalarda, fareler üzerinde uygulanan bir testtir. İnsanlar üzerinde uygulanması durumu, bir insan hakları ihlali; yani bir insanlık suçu ve ayıbıdır.”
Teorinin genelde Orta Doğu özelde ise, Türkiye ve KKTC halkı üzerinde yıllardan beri uygulandığı tezi derinlemesine incelendiğinde; Orta Doğu’nun nasıl kaynayan bir kazan haline getirildiği, Türkiye’de iktidarların nasıl belirlendiği, ABD ve AB hayranlığının nasıl öz benliği inkâr etme noktasına getirildiği ve Kıbrıs’ta 24 Nisan 2004 referandumu sonucunda yüzde 65/35 oranının oluşumunda yaratılan durumun nasıl ve ne şekilde olduğunun izahı, hatta daha geniş bir anlatımla, Orta Doğu, Türkiye ve Kıbrıs halkının nasıl bir psikoza itildiğinin ispatı ortaya çıkmaktadır.
T ½ Testi, 19. yüzyılın sonundan beri değişen ağırlık katsayıları ile Türk Milleti üzerinde de uygulanmaktadır. Son 30 yıldır Türkiye’de ve Kıbrıs’ta oynanan oyunlar, aslında T ½ Testi’nin uygulamasından başka bir şey değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder